Subordinating Conjunctions (Yantümce Bağlaçları)
Conjunctions (Bağlaçlar), isimleri,sıfatları,fiilleri,zarfları, cümleleri veya tümceleri birbirine bağlayan kelimelerdir.
Bağlaçları 4 farklı şekilde ele alacağız. Bunlar;
1- Coordinating Conjunctions (Birleştirme bağlaçları)
2- Subordinating Conjunctions (Yan tümce bağlaçları)
3- Correlative Conjunctions (Denklik bağlaçları)
4- Conjunctive Conjunctions (Bağlayıcı bağlaçlar)
Coordinating Conjunctions (Birleştirme bağlaçları) nı bir önceki dersimizde işlemiştik. Bu dersimize Coordinating Conjunctions linkten ulaşabilirsiniz.. Bu dersimizde bağlaçlardan Subordinating Conjunctions (Yan tümce bağlaçları) nı göreceğiz.
Subordinating Conjunctions (Yan tümce bağlaçları)
Bağımlı bir cümleyi (tamamlanmamış düşünce) bağımsız bir cümleyle birleştirmek için ikincil bağlaçlar yani yan tümce bağlaçları kullanılır.
After (sonra, den sonra)
Belirli bir olay veya zaman gerçekleştiğinde veya birisi daha önce bir eylem gerçekleştirdiğinde kullanılır after “–den sonra” anlamını verir. Burada yan cümlenin yerinin değişmesi anlamı değiştirmez. Her iki durumda da tercüme ederken yan cümleden başlanır. Türkçenin aksine, “-den sonra” anlamını after’dan sonra gelen kısma veririz.
Örnek Cümleler
You arrive at the station. (İstasyona vardın.) - (Bağımsız cumle)
After you arrive at the station……. - (Yan cumle)
After you arrive at the station, call me (İstasyona vardıktan sonra beni ara.)
After I cleaned my room, I watched television. (Odamı temizledikten sonra televizyon seyrettim.)
We couldn't see the film after the electricity went out. (Elektrik kesildikten sonra filmi göremedik.)
I always tell my daughter that she can have dessert after she eats her dinner. (Kızıma her zaman akşam yemeğini yedikten sonra tatlı yiyebileceğini söylüyorum.)
I’m going out after the party. (Partiden sonra dışarı çıkıyorum.)
After the war, many soldiers stayed in France. (Savaştan sonra Fransa'da çok sayıda asker kaldı.)
I go swimming every day after work. (Her gün işten sonra yüzmeye gidiyorum.)
Do you believe in life after death? (Ölümden sonra yaşama inanıyor musun?)
The first attack started just after midnight. (İlk saldırı gece yarısından hemen sonra başladı.)
Before (-den önce)
Bir edat, bir zarf ve bir bağlantıdır. Önce, bahsedilen zamandan veya olaydan daha erken demektir.
Örnek Cümleler
I need to have the letter before Friday. (Mektubu Cumadan önce almam gerekiyor.) -Cuma çok geç. Cuma gününden önce ihtiyacım var.
He had written a living will before he died. (Ölmeden önce bir yaşam vasiyeti yazmıştı.)
I’ll be there before dinner. (Akşam yemeğinden önce orada olacağım.)
Don’t start before Selin comes. (Selin gelmeden başlama)
Please knock before you come in. (İçeri girmeden önce kapıyı çal lütfen.)
Before he contacted me, I was going to call him. (Benimle iletişime geçmeden önce onu arayacaktım.)
I need to finish the report before the manager arrives from Paris. (Müdür Paris'ten gelmeden raporu bitirmem gerekiyor.)
As long as (eğer-se, sürece)
Bir planın veya fikrin amaçlanan süresine atıfta bulunduğumuz sürece kullanırız, en çok da geleceğe atıfta bulunur. Şimdiki zamanı her zaman geleceğe atıfta bulunmak için kullanırız.
Örnek Cümleler
Tom doesn't care who does the job as long as the job gets done. (İş yapıldığı sürece işi kimin yaptığı Tom'un umurunda değil.)
I waited for the bus in the snow as long as two hours. (İki saat süresince karın içinde otobüsü bekledim.)
You may stay here as long as you like.(İstediğin kadar burada kalabilirsin.)
You may swim as long as you want. (İstediğin kadar yüzebilirsin.)
You may stay at my house as long as you like. (İstediğin sürece evimde kalabilirsin.)
I'll never forget your kindness as long as I live. (İyiliğini yaşadığım sürece unutmayacağım.)
I eat at the restaurant as long as I have enough money. (Yeterli param olduğu sürece lokantada yerim)
As long as you're going, I'll go too. (Sen gittiğin sürece ben de gideceğim.)
As soon as (yapar yapmaz, eder etmez)
Bir şeyin hemen gerçekleştiğini göstermek için kullanırız, yani "tam o anda başka bir işlem tamamlanır" veya "başka bir işlem tamamlandıktan kısa bir süre sonra" tamamlanacak eylemler için kullanılır.
Örnek Cümleler
Let us know as soon as you get the news from the hospital.(Hastaneden haber alır almaz bize bildirin.)
She will write to me as soon as she returns to her country. (O, ülkesine döner dönmez bana yazacak.)
As soon as he returns, I will tell you. (Geri döner dönmez size söyleyeceğim.)
Ask Tom to call me as soon as he returns. (Tom'dan döner dönmez beni aramasını iste)
She phoned him as soon as she got home.(Eve varır varmaz ona telefon etti.)
As soon as he arrived at the airport, he phoned his office.(Havaalanına gelir gelmez ofisini aradı.)
Since (-dığı için, edeli,olalı)
Örnek Cümleler
I've been a dancer since I was young. (Küçüklüğümden beri dansçıyım.)
Since he graduated, he has been doing nothing. (Küçüklüğümden beri dansçıyım.)
This shop has been refurbished three times since I lived here. (Bu dükkan burada yaşadığımdan beri üç kez yenilendi.)
Once (olur olmaz,bir kez, -ınca)
Örnek Cümleler
Once you see him, you will recognize him. (Onu gördükten sonra tanıyacaksın.)
Once the light came on, we all shouted with joy. (Işık yanınca hepimiz sevinçle bağırdık.)
Call me once you start working. (Çalışmaya başladığınızda beni arayın.)
Until (-ekadar,-inceye kadar)
Örnek Cümleler
Don't do anything until I come back.(Ben dönene kadar hiçbir şey yapma.)
She didn't know she was a talented singer until she sang in the school concert. (Okul konserinde şarkı söyleyene kadar yetenekli bir şarkıcı olduğunu bilmiyordu.)
They won't allow us to start until everyone arrives. (Herkes gelene kadar başlamamıza izin vermeyecekler.)
When (-dığı zaman, iken, -dığında)
Örnek Cümleler
When I came in the room, everyone looked at me.(Odaya girdiğimde herkes bana baktı.)
I woke up when my baby was crying.(Bebeğim ağlarken uyandım.)
I started looking for a place to stay when I decided I wanted to live here.(Burada yaşamak istediğime karar verdiğimde kalacak bir yer aramaya başladım.)
Because (-dığı için)
Çünkü sebep ve sebep hükümleri getirir. Bu, ikincil bir bağlantıdır. Bu, getirdiği cümlenin, onu tamamlamak için bir ana cümleye ihtiyaç duyan bir alt cümle olduğu anlamına gelir.Alt cümle ana cümleden önce geldiğinde virgül kullanırız. Because den sonra tam cümle gelir.
Örnek Cümleler
He hated being in the army because he had to obey commands. (Orduda olmaktan nefret ediyordu çünkü emirlere uymak zorundaydı.)
The journey was quite quick because the road was clear. (Yol açık olduğu için yolculuk oldukça hızlıydı.)
Because is a conjunction, it is followed by a subject and a verb. (Bağlaç olduğu için, onu bir özne ve bir fiil takip eder.)
Because Maria was feeling sick, she didn't go to the supermarket. (Maria kendini hasta hissettiği için süpermarkete gitmedi.)
He became rich because he was smart and worked hard. (Zeki olduğu ve çok çalıştığı için zengin oldu.)
They stopped building the house because it was raining hard. (Evi inşa etmeyi bıraktılar çünkü çok yağmur yağıyordu.)
I love kittens because they are so cute. (Yavru kedileri seviyorum çünkü çok tatlılar.)
Because of, Due to, Owing to (-den ötürü, sebebiyle, -yüzünden -nedeniyle)
Because of kelimesinden sonra tam cümle gelmez isimden önce kullanılır.
Örnek Cümleler
I was late this morning because of the traffic. (Bu sabah trafik yüzünden geç kaldım.)
I canceled my appointment because of urgent business. (Acil iş nedeniyle randevumu iptal ettim.)
- The man put off his wedding because of a traffic accident. (Adam bir trafik kazası nedeniyle düğününü erteledi.)
Because of the rain, the tennis match was stopped. (Yağmur nedeniyle tenis maçı durduruldu.)
Because of is a preposition, it is generally followed by a verb+ing or a noun. (Bir edat olduğu için, genellikle bir fiil + ing veya bir isim izler.)
She can't drive because of her blindness. (Körlüğü yüzünden araba kullanamıyor.)
The bank closed down because of the recession. (Banka durgunluk nedeniyle kapandı.)
We stopped playing football because of the rain. (Yağmur yüzünden futbol oynamayı bıraktık.)
I cannot come because of the weather. (Hava yüzünden gelemem.)
So (bu yüzden,diye,yani,dolayısıyla)
Örnek Cümleler
So that she could keep her job, she didn't complain at all.(İşine devam edebilmesi için hiç şikayet etmedi.)
He finished his work as fast as possible so that he could leave early. (Erken ayrılabilmek için işini olabildiğince hızlı bitirdi.)
He worked harder for a promotion so he could buy a new car. (Yeni bir araba alabilmek için terfi için daha çok çalıştı.)
Unless (olmazsa,olmadıkça)
Örnek Cümleler
Unless you water the plants, they won’t grow well. (Bitkileri sulamazsan onlar iyi yetişmezler)
You don't have to go unless you want to. (İstemedikçe gitmek zorunda değilsin.)
He does not speak unless he is asked to. (İstenilmedikçe konuşmaz.)
You won't succeed unless you work hard.(Çok çalışmazsan, başarılı olmazsın.)
I don't use taxis unless it's absolutely necessary. (Çok gerekli olmadıkça taksileri kullanmam.)
He is reticent and he never speaks unless spoken to. (Çok suskun biridir ve kendisiyle konuşulmadıkça ağzını açmaz.)
I can't decide unless you tell me your plan. (Bana planını söylemezsen karar veremem.)
You will not pass the exam unless you work harder. (Daha çok çalışmadıkça sınavı geçemezsiniz.)
I will not tell you anything unless you tell me what you know first. (Önce bana bildiklerini söylemedikçe sana hiçbir şey söylemeyeceğim.)
Unless you ask her, you will never know. (Ona sormadıkça asla bilemeyeceksin.)
If (eğer, ise)
Örnek Cümleler
If it is sunny tomorrow, we can go to the park. (Yarın hava güneşliyse parka gidebiliriz.)
If I receive a promotion, you will be the first to know. (Bir terfi alırsam, ilk öğrenen sen olacaksın.)
You can watch TV if you finish your homework. (Ödevini bitirirsen TV izleyebilirsin.)
Although (-e rağmen, - karşın, dığı halde)
Although,even though, in spite of ve despite her ne kadar hepsi birbirine zıt iki fikri birbirine bağlamak veya bir gerçeğin diğerini şaşırtıcı kıldığını göstermek için kullanılsa da. Hepsi de cümlenin başında veya ortasında kullanılabilir.
Although,even though,in spite of the fact that her üçü de birbirlerinin yerine kullanılabilirler. Kendisinden sonra tam cümle gelir, yani özne ve fiil kullanıyoruz.
Örnek Cümleler
Although it was raining, I ran home. (Yağmur yağmasına rağmen eve koştum.)
He came to work, although he felt sick. (Hasta hissetmesine rağmen işe geldi.)
I’m staying in although I’d rather go out with you. (Senle çıkmayı isterdim ama evde kalıyorum.)
Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think. ( Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.)
Although the alarm rang I failed to wake up. (Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.)
Even though my car is very old, it still runs very well. (Arabam çok yaşlı olsa da, hala çok iyi çalışıyor.)
Although my mother told me to come home early, I stayed out late. (Annem eve erken gelmemi söylemesine rağmen, geç kaldım.)
I enjoyed the course, although I would have liked more grammar practice. (Daha fazla gramer pratiği yapmak istememe rağmen kurstan keyif aldım.)
Although we saw each other every day, we didn't really know each other. (Her gün birbirimizi görmemize rağmen, birbirimizi gerçekten tanımıyorduk.)
Even though she spoke very quietly, he understood every word. (Çok sessiz konuşmasına rağmen her kelimeyi anladı.)
She didn't get the job, even though she had all the necessary qualifications. (Gerekli tüm niteliklere sahip olmasına rağmen işi alamadı.)
In spite of / Despite her ikisi de birbirleri yerine kullanılabilirler.Kendisinden sonra tam cümle değil isim veya zamir kullanıyoruz.
Örnek Cümleler
They never made much money, in spite of their success. (Başarılarına rağmen asla fazla para kazanmadılar.)
In spite of the pain in his leg, he completed the marathon. (Bacağındaki ağrıya rağmen maratonu tamamladı.)
I love him despite his faults. (Ben onun hatalarına rağmen onu seviyorum.)
He refused to quit despite many obstacles. (Birçok engele rağmen vazgeçmeyi reddetti.)
Despite being a sunny day, it is cold. (Güneşli bir gün olmasına rağmen hava soğuk.)
Despite having a headache, I had a great birthday. (Başım ağrımasına rağmen harika bir doğum günü geçirdim.)
The train was cancelled. In spite of that, we arrived on time. (Tren iptal edildi. Buna rağmen zamanında geldik.)
However or no matter how (her ne şekilde, ..olsa da..)
Birkaç farklı şekilde kullanılabilir ve her kullanım belirli noktalama işaretlerini gerektirir.
Daha önce söylenen bir şeyle çelişen veya çelişiyor gibi görünen bir ifadeyi tanıtmak için kullanılır.
People tend to put on weight in middle age. However, gaining weight is not inevitable
(İnsanlar orta yaşta kilo alma eğilimindedir. Ancak kilo almak kaçınılmaz değildir) - Burda ancak anlamında kullanılmıştır.
İki bağımsız cümle arasındaki ilişkinin karşıtlık veya karşıtlıktan biri olduğunu belirtir.
Örnek Cümleler
However hard you try, you can't finish it in a day. (Her ne kadar sıkı denesen de onu bir gün içinde bitiremezsin.)
However that may be, I am wrong. (Nasıl olursa olsun, ben hatalıyım.)
No matter how hard I try, I can never catch up with him. (Ne kadar denesem de,ona asla yetişemem.)
However hard it may rain, we will start tomorrow. (Yağmur ne kadar şiddetli yağarsa yağsın, yarın başlayacağız.)
Brush your teeth, however sleepy you are.(Ne kadar uykulu olursan ol dişlerini fırçala.)