İngilizce erişilebilir ve öğrenmesi görece kolay bir dil olarak görülse de, 700.000 den fazla kelime sayısı ile en yetenekli öğrencinin bile hızlı öğrenmesini zorlayacabilecek ve öğrenmesi zor ya da imkansız gibi görünen bir dildir. Fakat bir okadar da doğru stratejiye sahip olduğunuz sürece öğrenmesi çok eğlenceli ve zevkli bir dildir.

İşte İngilizceyi hızlı bir şekilde öğrenmeye yönelik en önemli 10 ipucumuz

1. Elinize alabileceğiniz her şeyi okuyun

Klasik edebiyat, ciltsiz kitaplar, gazeteler, web siteleri, e-postalar, sosyal medya v.b. yani dili İngilizce olan her şeyi okuyun. Neden? Çünkü Bu içerikler kelime dağarcığınızın gelişmesi ve öğrenilen kelime dağarcığına yeniden maruz kaldığınızdan ve bu bağlamda yeni örnekler verdiğinden ve dolayısıyla bu kelimeleri zihninizde güçlendirdiğinden dolayı hızla gelişmenize yardımcı olacaktır. Öte yandan, yeni sözcükler ve ifadeler öğrenmek, özellikle de İngilizce gibi bu kadar çok sözcük içeren bir dilde, kelime haznenizi geliştirmek için çok önemlidir! Ancak, sadece okumakla yetinmeyin - sonra yapmanız gerekenler ...

2. Yeni kelimeleri aktif olarak not alın

Bu ipucu, klasik bir ipucu olsa da işe yarıyor! Not alırken çoğu zaman yeni bir kelime öbeğinden o kadar zevk alırız ki unutmak imkansız görünür. Ama kelimeler ilk seferde belleğimize kazınmaz bununla savaşmak gerekir, o yüzden sıra dışı bir defter taşıma veya Evernote gibi bir araç kullanma alışkanlığı edinin. Yeni bir kelime veya ifade duyduğunuzda veya okuduğunuzda, bunu bağlam içinde anlamıyla bir cümle içinde yazın. O kelimeye maruz kaldığınızda  kendinize "Bu kelime ya da ifade ne anlama geliyordu?" şeklinde dönüp sormayacağınız için bu size zaman kazandırıcaktır.

3. Gerçek canlı insanlarla konuşun

İletişim kurmayanlar için dil nedir? Elbette, bizler ağzımızı açmadan iletişim kurma konusunda uzman olduk - o yüzden teşekkürler Whatsapp! - ama zorlama bir dürtüyle, bir dili konuşmaya çalışmanın onu okumaktan veya yazmaktan çok daha iyi kafanıza yerleşmesine yardımcı olduğu doğru bir gerçektir. İnsanların çoğu "ingilizceyi anlıyorum fakat konuşamıyorum." der. Pek çok sözde İngilizce yazışan kişiler, konuşmayı yalnızca onları hayal kırıklığına uğratmaya yarayan aşılmaz bir engele dönüştürür. Öyle yapma! Kendinizi konuşmaya zorlayın ve yanlış yaparım korkusunu atın. O yüzden gayri resmi bir dil değişimi için anadili İngilizce olan kişiler arayın, ya da bunun için bir kursa kaydolun veya çevrimiçi dersler alın.

4. Podcast'lere veya Youtube kanallarına abone olun (İngilizce)

Mizah ? Siyaset? Blog? Yemek pişirme? Akla gelebilecek her ilgi alanını kapsayan konularla, sizin ilgi alanınıza göre İngilizce konuşan bir podcast veya Youtube kanalı vardır. Birkaçına abone olun ve araba kullanırken dinleyin veya okula veya işe gidip gelirken izleyin. İlk başta, anadil aksanlarını zor bulabilirsin, ama devamlılıkla yakında ne duyduğunu anlamaya başlayacaksın (aynı zamanda anadilinden birçok yeni kelime öğreneceksin!)

En Popüler Podcastler

Podcastsinenglish
Learn English
Podomatic.
Learning English
Espresso English
6 Minute English

5. Yurt dışına çıkın

İngilizce öğrenmenin, İngilizce konuşulan bir ülkede yaşarken ve öğrenim görürken öğrenmekten daha iyi bir yolu varsa, bilmek isteriz! İngilizcenin dünyada en çok konuşulan dil olduğu bir sır değil ve aralarından seçim yapabileceğiniz uzun bir ülke listesiyle, yarım küre, hava durumu veya en sevdiğiniz şehre göre ideal öğrenme ortamınızı seçebilirsiniz. İngiltere, ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada ve Güney Afrika gibi ingilizce konuşulan ülkeleri belirleyebilirsiniz.

6. Arkadaşlarınızı kullanın

Çevrimiçi İngilizce gönderi paylaşan arkadaşlarınız mı var? Haber kaynağınızda onları geçmeyin: Paylaştıkları öğeleri tarayın ve her gün bir veya iki kişiyi keşfetmeyi taahhüt edin. Bunlar haber veya dergi makaleleri, videolar, konuşmalar, blog gönderileri, şarkılar veya başka herhangi bir şey olabilir: İngilizce ise ve konu ilginizi çekiyorsa, bu size yardımcı olacaktır!

7. Çok soru sorun

“at görür aksar, su görür susar” meraklı kimse öğrenmek istediği bilgiye ulaşabilmek için her yola başvurur, her kılığa girer. Insanın başına ne gelirse meraktan gelir. Ama bu merakımız dil öğreniciyi akıcı olmaya itmiştir! İngilizce öğrenirken, yakında bir yığın soru toplayacaksınız. Şüphelerinizin üzerine oturmayın - meraklı olun ve onları çözün! Bir kursa kaydolduysanız, öğretmeninize sorun (sonuçta onlar bunun için oradalar). Ancak tek başınıza öğreniyorsanız endişelenmeyin: cevapları bloglarda veya dil web sitelerinde bulun, diğer öğrencilere sorun veya forumlarda okuyun. Yaptığın için mutlu olacaksın!

8. Yıldızlardan bir ipucu alın

Sevdiğiniz, ana dili İngilizce olan bir aktör veya şarkıcı seçerek öğrenmenizi karıştırın. Şimdi internete girin, verdikleri röportajları bulun ve izleyin! İşittiğiniz ilginç ifadeleri ve kelimeleri not almak için zaman ayırarak, bir kez özünü izleyin, sonra tekrar. Bu röportajlardan çıkan argo, hikayeler, mizah ve anekdotlar kesinlikle size üzerinde çalışabileceğiniz çok şey verecektir!

9. Gerçekten ihtiyacınız olan şeyle başlayın

Öğrenmeye yönelik güdülerinizi sürekli olarak kendinize hatırlatırsanız, İngilizce çalışmalarınız çok daha hızlı ilerleyecektir. Yurtdışı bir konferansınız mı var? Diğer katılımcılarla kullanmak için sohbet başlatıcıları tazeleyin. Boş bir yıl mı yaşıyorsunuz? Görünüşe göre seyahat ve turizm kelimeleri rehberiniz olacak. O yüzden ihtiyacınız olan şey neyse onla başlayın. Yok eğer sadece sihirli bir şekilde her şeyi ve her şeyi bir kerede öğrenmek umuduyla İngilizce öğrenmeye başlarsanız, muhtemelen kafanız karışacak ve biteceksiniz.

10. Aşağıdayken kendinizi tekmelemeyin

Belli bir noktada tüm öğrencilerin başına gelen bir zemin oluşturacağınızı hissetmeye başladığınızda, "İngilizce konuşamıyorum" veya "Bu dili asla anlamayacağım" demeyin. Bu tür cümleleri kelime dağarcığınızdan yasaklayın! Sadece bu kelimeler ilerlemeye dair anlayışınızı bulanıklaştırıyorlar ve sizi iyi İngilizce konuşma hayallerinizin imkansız olduğuna dair ikna ediyorlar. Bunun yerine, "İngilizce öğreniyorum ve her gün iyileştirmeler yapıyorum" deyin, "Her zaman kolay değil, ama buna değer", "Altı ay önce olduğumdan şimdi daha iyiyim" şeklinde kendinize telkinler verin ve büyük fotoğrafa bakın.